30 Kasım 2012 Cuma

DOĞAÇLAMA TİYATRO -İMPRO- İÇİN ELKİTABI


GİRİŞ 





Darwin ‘Hayatta kalma, eninde sonunda, değişebilme ve geliştirebilme yeteneğine bağlıdır’ der. Bir doğaçlama gösteride sahnede kalabilmemizi sağlayan şey de budur. 





              Dünyaya annelerimizden doğarak geldik.  Ondan sonra ne yaşayacağını söyleyen bir senaryoya ulaşan yok.  Okuyup ezberleyeceğimiz diyaloglar ya da bir uzman tarafından hazırlanmış mizansenler, sonunun ne olacağını bildiğimiz sahneler de yok.  Hayatı oyun oynayarak, riske girerek, hata yaparak ve deneyimlerimizi bilgi haline getirerek öğreniyoruz.  Bütün bunları yaparken kendimizi güvende hissediyorsak yüzümüzde hep bir gülümseme beliriyor.  Birlikte kahkaha atmayı, birbirlerimizin omuzlarında ağlamayı seviyoruz. Anılarımızı anlatacağımız ve bizi dinlerken o anları yeniden yaşamamızı sağlayacak arkadaşlar arıyoruz.  Hikayeleri seviyoruz.  Sadece hissetmek değil, paylaşmak da istiyoruz.  Kendimizi ifade etmek ve mümkünse bunu iyi yapmak istiyoruz.  İlgi çekmek istiyoruz.  İlgileniyoruz.  Bu dünya üzerinde birlikte yaşıyoruz.  İçinde bulunduğumuz kaotik dünya ise, tüm olumsuzluklarına rağmen, hala güzelliğiyle gözlerimizi kamaştırıyor.  Onu cennete de cehenneme de çeviren biz; tüm insanlarız.  Her ne kadar bunu çoğu zaman fark edemesek de.

Doğaçlama tiyatro (impro) oyuncuları olarak seyircimizin karşısına çıktığımızda elimizde ne oynayacağımıza dair hiçbir veri olmaz.  Bildiğimiz tek şey gösteri formatının ne olduğudur.  Daha sonra birtakım temalar, yönelimler alınır ve gösteri başlar.  Yapmamız gereken şey seyirci karşısında, sahneleri anında her hangi bir hazırlık yapmadan görselleştirmek.  Tamamen doğaçlama olan bu sahnelerin seyircinin ilgisini ve katılımını sağlaması gerekse de bazen çuvallanır.  Ancak doğaçlama seyircisi bu riski alarak gelir...tabii ki bir yere kadar.  Hayatın akışı içinde de bizi zamanın hızına uyduran şey doğaçlama yeteneğimizdir.  Ne kadar plan yaparsak yapalım bizi doğaçlama davranmaya iten ‘aksiliklerle’ karşılaşırız ve üstesinden geliriz veya gelemeyiz. 

-Pekiyi sahnede çuvallama riskini en aza indirmek ve ortalamanın üstünde bir doğaçlama gösteri gerçekleştirebilmek için ne gerekir? 
-Tabii ki ‘değişebilen ve geliştirebilen’ bir oyuncu olmamızı sağlayacak kaslarımızı çalıştırmak. 
-Bu kaslar nasıl çalışacak? 
-Oyun oynayarak. 

Doğaçlama Tiyatro -İmpro- İçin El Kitabı hazırlanırken, doğaçlama tiyatro sanatıyla ilgilenen profesyonel-amatör kişi veya topluluklar, oyuncular, oyuncu adayları, mesleğini daha dinamik ve eğlenceli bir şekilde yürütmek isteyen eğitimciler,  takım çalışmasında uyumu ve doğru enerjiyi amaçlayanlar ya da sadece birlikte eğlenmek isteyenler için, doğaçlama tiyatro üzerine temel bilgileri ve oyunları bulabilecekleri kullanımı kolay bir rehber olması amaçlandı. 

Kitap modern doğaçlama tiyatronun (impro) dünya ve Türkiye’deki tarihini anlatan  bölümle başlıyor.  Daha sonra doğaçlama oyunculuğun temel prensipleri üzerine öneri ve tavsiyelerin olduğu bölüm geliyor.  Kitabın sonunda ise hemen hemen hepsi İstanbulimpro doğaçlama topluluğu olarak deneyimlediğimiz, ürettiğimiz ve biriktirdiğimiz oyunların arasından seçilen yüzellinin üzerinde doğaçlama oyunun açıklamalarını bulacaksınız.  Bunların yanında, kitap içinde dağınık olarak, çeşitli sanatçı ve düşünürden doğaçlama üzerine kısa alıntılar ve -destekleyici olacağını umduğumuz- doğaçlama çalışma süreçleri üzerine gözlemlerin anlatıldığı üç yazı, çerçevelerle ayrılmış olarak bölüm aralarında yer almaktadır. 

Hadi iyi oyunlar.


Koray Tarhan

23 Kasım 2012 Cuma

‘BİR ZAMANLAR...’ PASİFİK KIYISINDA


SIRADIŞI BİR KONFERANS DENEYİMİ


'Doğaçlama sizi değiştirir.  Doğaçlamayı uygulamak ise ilham verir, öğretir, heyecanlandırır, korkutur, harekete geçirir, meraklandırır. Applied Improv Network 2012 Konferansı sizi  Değişimin Kendisi Olmaya çağırıyor. Dünyanın dört bir yanından gelen uygulayıcılar resmiyetten uzak, samimi bir atmosferde başarılarının sırlarını paylaşmak ve birbirlerinden öğrenmek üzere bir araya gelecek. Uygulamalı Doğaçlama ile ilgili deneyiminiz ne seviyede olursa olsun sizin için faydalı olacak birçok şey bulacaksınız.’

Yukarıdaki metinle çağrısı yapılan ve Applied Improvisation Network tarafından her yıl düzenlenen Dünya Konferansı bu yıl San Francisco’daydı.  Uygulamalı Doğaçlama Birliği olarak kabaca çevirebileceğimiz bu iletişim ağı doğaçlamayı tiyatral ya da genel anlamda sanatsal performans alanları dışında uygulayan kişilerin iletişim ağı.  Sanatsal alanın dışında insanların hayatına sanatlı bir dokunuş gerçekleştirmeye çalışan insanların dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için güçlerini, bilgilerini, deneyimlerini paylaştıkları bir alan.  Akademinin asık suratlı ortamından uzak olmakla birlikte içinde gayet önemli akademisyenleri  barındıran bir sürü delinin toplandığı bir iletişim ağı.  Bu iletişim ağının üyeleri her yıl dünyanın bir şehrinde Dünya Konferansı düzenliyor.  Daha önce Portland, Baltimore, Amsterdam gibi şehirlerde düzenlenen dünya konferanslarının yanında yılın değişik zamanlarında değişik şehirlerde de bölgesel konferanslar düzenlenmekte. 

2012 yılının Eylül ayının 20’si ile 23’ü arasında San Francisco’da bulunan Fort Mason Merkezinde 20 ayrı ülkeden 207 üyenin bir araya gelmesiyle gerçekleşen dört günlük konferans bu güne kadar düzenlenen en büyük konferans olma özelliğini taşıyordu.  Dünya çapında 2000’den fazla aktif üyesi bulunan iletişim ağı ise şu anda uluslararası sanatsal ağlar arasında en büyükler arasında gösteriliyor. 

Konferans 20 Eylül’de yapılan Öğrenme Seyahatleriyle başladı.  Konferans katılımcıları, San Francisco’da bulunan üç ayrı kurumda doğaçlamanın değişik alanlarda nasıl kullanıldığını incelemek üzere yola çıktı.  Sunulan üç seçenekten birini seçmek zorunda kalmak herkese zorlu anlar yaşattı.  Seçenekler; Stanford Üniversitesi’nde uygulanan yüksek öğrenimde doğaçlamanın kullanım biçimleri, Bilim Akademisinde Biyolojik Çeşitlilik alanında doğaçlamanın uygulanışı ve San Francisco Caz Eğitim Merkezinde doğaçlamanın kullanım alanları. 





İkinci ve üçüncü günlerde adeta bir maraton gibi dolu bir konferans programı bizi bekliyordu.  Onlarca TED tarzı interaktif sunumların yanında kırkbeşer dakikalık doğaçlama üzerine atölye çalışmaları düzenlendi.  Konuşmalar ve sunumlar ana salonda herkesin katılımıyla gerçekleşirken, atölye çalışmaları aynı anda üç ayrı salonda gerçekleştiği için seçmek zorundaydık.  Bu uygulama birçok atölyeyi kaçırmamıza sebep olduğu gibi kendi konferans maceramızı belirlememizi de sağladı.  İlgi duymadığımız bir konuya maruz kalmaktansa istediğimiz konuyu seçmek öğrenme sürecini demokratikleştiren bir ortam yarattı. 

Ayrıntılarına www.ainconference.org adresinden ulaşılabilecek konferans programını bizim için önemli kılan nokta psikolog arkadaşım Tolga Erdoğan ile birlikte oluşturduğumuz terapötik doğaçlama format ‘Bir Zamanlar...’ isimli projenin sunumu ve uygulanmasıydı.  Ülkemiz için hala muamma olan ve tiyatro ‘entelijansiyamızın’ cehaletle karışık bir kuşkuyla yaklaştığı doğaçlama tiyatro alanında, dünya çapında efsane olmuş isimlerin projelerinin yanında projemizin yer alması gerçekten heyecan vericiydi. 

‘Bir Zamanlar...’ bir yıllık bir proje.  Tolga Erdoğan’la oluşturduğumuz Disiplinlerarası Sanat Atölyesi ile başlayan serüven, herkesi kolayca bir oyun yazarı haline getiren bu eşsiz oyun formatını Pasifiğin kıyısına kadar getirdi.  Doğal ya da insan eliyle gerçekleşen büyük afetlere maruz kalarak travmaya uğramış kurbanlarla yapılan psikolojik tanı yöntemi Altı Parçalı Hikaye’yle tanışmamız sonrasında çalışmalarımızı evrensel hikaye kurgusu ve bilinçdışı konularına yoğunlaştırdık.  Mooli Lahad, Carl Gustav Jung, Marie-Louise Von Franz, Vladimir Propp, Algirdas Greimas, Joseph Campbell okumalarının yanında Viola Spolin, Keith Johnstone, Del Close gibi doğaçlama ustalarının tekniklerinin harmanlanması sonucunda ortaya tamamen bize özgü, seyirciyi sağlam kurgulu, müzikal bir oyunun yazarı haline getiren doğaçlama oyun formatı ‘Bir Zamanlar...’ çıktı.  Bu formatı en özgün kılan noktalardan biri evrensel hikaye yapısı içine yerleştirdiğimiz interaktif görsel kartları seyircinin hayalgücünü tetiklemek üzere kullanmamızdan geliyordu.  Yaptığım sunumdan sonra Türkiye’de yayımlanan kitaplarıyla da psikodrama çevresinde iyi tanınan psikoloji teorisyeni Dr.Adam Blatner’la ‘Bir Zamanlar...’ kurgusunu deneyimleme şansını yakaladık.  Deneyimin hemen sonunda; ‘Beş çeşit kartı, dokuz ayrı işlevle kullanarak, bilinçdışını bilinç düzeyine getiriyorsunuz’ sözleri anlaşılmanın verdiği varoluşsal hazzı derinden yaşamamı sağladı.  Gerçekten de amacımız buydu. 





Konferansın son gününde Açık Alan uygulamasıyla, katılımcılar alanlarında yaptıkları çalışmaların ayrıntılarını, farklı uygulamalarını gösterebilecekleri ya da konferans programında sunumu bulunmayan katılımcıların çalışmalarını paylaşabilecekleri seanslar gerçekleştirildi.  Bu seanslar sırasında BATS Improv sahnesinde uluslararası bir oyuncu ve müzisyen kadrosuyla ‘Bir Zamanlar...’ formatını uygulama şansı yakaladık.  Zohar Adner, Eric Nepom, Clare Kerrison’dan oluşan uluslararası oyuncu grubuna Patrick Short ve Joshua Raoul Brody doğaçlama müzik performanslarıyla eşlik ettiler.  Performans esnasında normalde ikinci perdede uyguladığımız bütün seyirci ile hikaye kurma yöntemini tek perde olarak uyguladık.  Kırk dakika süren bu tek perdelik gösteri sonucunda tam da Adam Blatner’ın dediği gibi ortak bilinçaltımızın ürünü olan ve Jung’un bahsettiği arketiplerden ‘yaşam çemberi’ni anlatan bir hikaye izledik.  Doğum ve ölüm, nesilden nesile bilgi aktarımı, yaşam savaşı, iyi ile kötünün savaşı, kahramana destek olan ruh, avlanma, kıtlık, akrabalık, aile, anne-baba kaybı, erginleşme gibi mitolojik hikayelerde rastlayabileceğimiz insanın evrensel olguları kırk dakikalık bir doğaçlama oyunda karşımıza çıktı.  Toprakla pratik bir bağlantısı olmayan kentli ve üstüne üstlük farklı ülke ve kültürlerden gelen insanların bu format sonucunda böylesine bir hikaye ortaya çıkartmış olması insanlığı birbirine bağlayan görünmez bağları derinden hissetmemizi sağladı. 

Aramızdaki kardeşlik bağını yeniden keşfedebilmek için birbirimize hikayeler anlatmamız ve oyunlar oynamamız iyi bir başlangıç olamaz mı?

Koray Tarhan - Applied Improvisation Network Türkiye Koordinatörü