Altı kez Emmy ödülü
alan MASH ve The West Wing ile belleklere kazınan ünlü oyuncu
Alan Alda 28 Ocak günü 83 yaşını doldurdu. Alan Alda 27 Ocak
tarihinde ise 25. Geleneksel Ekran Oyuncuları Loncası Ödüllerinde
Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık görüldü. Oyunculuk,
yönetmenlik, senaryo yazarlığı ve sivil toplum çalışmalarıyla
övgüleri toplayan sanatçı ile Walter Scott’un Parade için
yaptığı röportaj şöyle;
Bu ödülü
diğerlerinden ayıran nedir?
Kariyeri oyunculuk
olan biri için bu ödül gerçekten ço güzel. Ayrıca özellikle
bu ödül sadece profesyonel olarak yaptığınız işler için
değil, aynı zamanda dünyanın daha iyi bir yer olması için
yaptığınız diğer işleri de dikkate alan bir ödül. 10 yıldan
bu yana Eşit Haklar Yasasının onaylanması için kampanyalar
düzenliyorum, aynı zamanda 25 yıldır bilim ve tıp alanlarında
iletişimi güçlendirmek için çok sıkı çalışmaktayım.
Başka birçok
rol oynamış olmanıza rağmen belleklere MASH dizisindeki Hawkeye
rolü ile kazındınız.
Gerçek şu ki MASH dizisi popüler kültür üzerinde çok ciddi
etkileri olan bir proje ve ne güzel ki bunun bir parçası olma
şansını yakaladım. Bu proje hayatımı ciddi anlamda değiştirdi,
yeni, fırsatlar sundu. Yaptıklarımız için gerçekten gurur
duyuyorum. Ancak bunun üzerinde çok düşünmüyorum çünkü
geçmişte olanlar üzerine çok da vakit harcamam. Şimdi ve burada
ne yaptığımla daha çokilgiliyim.
Hayranlarınız
hala MASH üzerine konuşmak istiyorlar mı?
MASH’de yaptıklarımızı insanların sevmesi hoşuma gidiyor,
insanları bir araya getiren bir işti. Final bölümünü izlemek
için kasaba meydanlarında yüzlerce insanın bir araya gelip özel
gösterimler gerçekleştirdiklerini biliyoruz. O sırada Toronto’da
idim, orada onbinlerce insanın stadyumda birlikte izlediklerini
söylediler.
Geçtiğimiz yıl
Parkinson hastalığı teşhisinizi duyurmuştunuz. Bu hayatınıza ne gibi zorluklar getirdi?
Herhangi bir zorluğun farkında değilim. Parkinson ile ilgili
bir şeyler yapmam gerekiyor, ben de yapıyorum. Günümün bir
kısmını egzersizlere, hareketlere ve bunu gibi şeylere ayırmam
gerekiyor. Ancak bunları çok da büyük zorluklar olarak
algılamıyorum, sadece üzerine dikkat edilmesi gereken bir takım
hassas konular.
İletişim
üzerinden dünyanın daha iyi biryer haline gelmesi için yaptığınız
işlere bir ek olarak Clear+Vivid isimli bir podcast yayınına
başladınız.
İletişim ile alakalı konular üzerine olan bu podcastin yakaladığı
başarı beni çok mutlu ediyor. Burada harika olan birbirinden ayrı
birçok disiplinden gelen insanların iletişime dair beraberlerinde
getirdikleri değişik yaklaşımların çok çeşitli olması.
Örneğin doktor Ruth ile iletişim üzerine konuşmak çok iyiydi.
Onu bu programda ağırlamak gerçekten harika.
Itzhak Perlman ve Renee Fleming müzik üzerinden iletişim ile
ilgili konuştular. Tina Fey ile doğaçlama üzerine konuştuk.
Bize bir takım örnekler göstererek doğaçlamanın iletişimi
öğrenmeye etkisini biraz da olsa gösterdi. Bir rehine arabulucusu
bir rehinenin serbest bırakılmasını sağlamak için kullanılan
tekniklerin evlilik tekliflerinde de kullanılabileceğini anlattı.
Bir kıyaslamadan öte iletişimde kazanma dürtüsü olmadan
ilerlemek gerekliliğine dikkat çekiyordu. Karşınızdaki kişiye
kendini değerlendirme fırsatı vererek sonuca kendisinin ulaşmasına
yardımcı oluyorsunuz. Aslında tüm ilişkilere uyarlanabilir bir
yaklaşım.
Tiyatro hayatıma iki yaşında burlesk oyunlarda oynayan babamı
yıllarca sahne arkasından izleyerek başladım. Bir oyuncu oldum
ve diğer oyuncularla ikna edici, inandırıcı bir zemini yaratmanın
ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Aynı yaklaşımı Scientific
American Frontiers için 1990-2005 yılları arasında bilim
insanlarıyla yaptığım söyleşilerde de kullandım.
Yanı bu ödül bu anlamda tam hedefi tutturmuş görünüyor, çünkü
oyunculuk kariyerim şimdilerde iletişimi öğretmek üzerine
şekillendi yıllar içinde. Alan Alda İletişim Bilimleri
Merkezi’nde bu güne kadar 12000 bilim insanı ve doktora eğitimler
verdik.
Merkez Stony Brook Üniversitesi içinde yer alıyor, ancak biz ülke
çapında eğitim çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Her geçen
gün daha fazla talep alıyoruz. Bizden eğitim almak isteyen
kuruluşlar için vitesi yükseltmemiz gerekiyor.
Birçok insan için seksenli yaşlar emeklilik yaşlarıdır.
Sizi hala çalışmaya devam ettiren şey nedir?
İlgim hala canlı, meraklıyım ve enerjim var. Her zaman yüksek
enerjili olmuşumdur. Her zaman yapacak bir şeyler bulur ve yaparım.
On yıl önce geliştirdiğim bu iletişim eğitiminin insanların
daha iyi iletişim kurmasına yardımcı olmasını istiyorum. Bunun
yayılmasını istiyorum. Sadece tıp okullarında, bilim
insanlarına üniversitelerde verilen eğitimlerle sınırlı
kalmamasını istiyorum. Liselerde, belki de dil okullarında bu
eğitimin yaygınlaşmasını diliyorum. Çünkü bu diğer
insanlara bir şeyler empoze etmekten öte onlarla iletişim
kurabilmekle ilgili.
İletişim iki yönlü işleyen bir süreç. Eğer bir şekilde iyi
ilerlerse insanların bir araya gelmelerini sağlayarak diyalog
yaratma ve işbirliği imkanları sunuyor. Bu benim için gerçekten
çok önemli. Podcast bu yüzden benim için mutluluk verici.
Yaklaşımımızı geniş kitlelere yayma fırsatını sunuyor.
Başladığımız günden bu yana bir buçuk milyondan fazla indirme
gerçekleşti ki bu harika.
Bu derslerden
politikacılar da faydalanabilir sanki.
İnsanlar bana bundan bahsettiler. Aslına bakarsanız birkaç
politikacıyla konuşma fırsatım oldu. Bana politikacıların
Kongre binasında tüm gün tartıştıktan sonra akşam birlikte
oturup bira içerek ailelerinden bahsettikleri eski günlerden
nostaljiyle bahsettiler. Artık bu tip şeyler çok az oluyor.
Babanızı sahne
arkasından seyrettiğiniz günlerden bahsettiniz. Ancak daha sonra
üniversiteye gittiğinizde tiyatro okumadınız. Fen Fakültesi
diplomanız var. Oyunculuk kariyerinizde babanızın etkisi nedir?
Başka bir yöne doğru gitmiş görünüyorsunuz.
Evet öyle görünüyor ancak tam da öyle değil. Fordham
Üniversitesine gittim. Başvuruyu yaptığımda bir tiyatro bölümü
vardı. Ancak oraya vardığımda artık bölüm yoktu. Sanat
üzerine eğitim alırım diye düşünüyordum ama o zamanlar bunu
yapabilmek için Yunanca ve Latince çalışmanız gerekiyordu ki ben
bunu yapmadım. Bu yüzden sosyal bilimler üzerine bir diploma
verdiler bana. Bilimle her zaman ilgiliydim ancak hiçbir zaman
bunun üzerine eğitim alacağımı düşünmemiştim. Her zaman bir
oyuncu ve yazar olmak istemiştim.
Ve aslında
oyunculuk eğitimi almadınız. Doğal yetenek sahibi olduğunuzu hissettiniz ve doğaçlama dersleri mi almaya başladınız?
Tam bir delilikti benimki. Aklı selim olanlara hiç de önermem.
Bendeki doğal yetenek diye düşündüğüm şeyler birtakım
yapmacık hareketler bütünüydü ki bunlardan kurtulmam on beş
yılımı aldı. Doğaçlama üzerine ülke tiyatrosunda gerçek bir
devrim gerçekleştirmiş olan Paul Sills ve Viola Spolin’den
eğitimler aldım. Oyuncu olmak isteyen gençlere tavsiye
edebileceğim en iyi kaynak olduğunu belirtmek isterim.
Ama yine de
oyunculuk eğitimi almamış olmanıza rağmen sadece oyunculuk
alanında değil yönetmenlik ve yazarlık dallarında Emmy Ödülü
almış ilk insansınız. Bir yol göstericiniz var mıydı?
Pekala, sekiz yaşımdan itbaren hep yazar olmak istemiştim ve bunu
için çalışıp duruyordum. İlk olarak biraz babam oyuncu olarak
yol göstericilik yaptı bana. Daha sonra çalıştığım tiyatro
gruplarında yol göstericilerim oldu her zaman. Yönetmenlik
konusunda hep diğer yönetmenleri izleyerek kendimi eğittim.
Otuzlarımdayken yaşadığım kasabada sessiz filmler çekip onların
gösterimlerini yapardım. Oraya buraya afişler asar Süper 8
kameramla çektiğim filmleri çekip göstermek beni film üretmeye
sevk etti.
MASH dizisinin
setinde size gölge yönetmenlik yapan sıkı yönetmenler olduğunu
hayal ediyorum.
Evet! Ancak bundan önce de filmler yapmıştım zaten. İnsanları
yönetirken ve izlerken çok şey öğrenebiliyorsunuz. Ancak sadece
yaparak öğrenebileceğiniz şeyler var. Hemingway’in dediği
gibi yazmayı ancak kendi yazma stilinizi çalışarak
öğrenebilirsiniz. Bundan daha iyi bir şekilde ifade ediyordu
ama...
MASH dizisinin
final bölümü uzun yıllar seyirci sayısı konusunda rekoru elinde
bulunduruyordu değil mi?
Evet, evet. Ancak insanların bir araya gelerek izlediği bir
durumdan söz ediyoruz. Gerçekten kaç insanın bir araya geldiğini
kimsenin tam olarak bilmediğini zannediyorum. Bir yerlerde bir
stadyumda kaç insanın bir araya geldiğini bilmek pek de mümkün
görünmüyor. Belki onbinlerce inan değildir. Belki de bir
basketbol sahasıdır ki buraların kaç kişi aldığını
bilmiyorum.
Yazının orijinali için;
https://parade.com/734860/walterscott/alan-alda-on-mash-and-not-seeing-parkinsons-as-a-challenge/