1 Şubat 2019 Cuma

ALAN ALDA PARKİNSON’U KAFAYA TAKMIYOR




Altı kez Emmy ödülü alan MASH ve The West Wing ile belleklere kazınan ünlü oyuncu Alan Alda 28 Ocak günü 83 yaşını doldurdu. Alan Alda 27 Ocak tarihinde ise 25. Geleneksel Ekran Oyuncuları Loncası Ödüllerinde Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık görüldü. Oyunculuk, yönetmenlik, senaryo yazarlığı ve sivil toplum çalışmalarıyla övgüleri toplayan sanatçı ile Walter Scott’un Parade için yaptığı röportaj şöyle;

Bu ödülü diğerlerinden ayıran nedir?

Kariyeri oyunculuk olan biri için bu ödül gerçekten ço güzel. Ayrıca özellikle bu ödül sadece profesyonel olarak yaptığınız işler için değil, aynı zamanda dünyanın daha iyi bir yer olması için yaptığınız diğer işleri de dikkate alan bir ödül. 10 yıldan bu yana Eşit Haklar Yasasının onaylanması için kampanyalar düzenliyorum, aynı zamanda 25 yıldır bilim ve tıp alanlarında iletişimi güçlendirmek için çok sıkı çalışmaktayım.

Başka birçok rol oynamış olmanıza rağmen belleklere MASH dizisindeki Hawkeye rolü ile kazındınız.

Gerçek şu ki MASH dizisi popüler kültür üzerinde çok ciddi etkileri olan bir proje ve ne güzel ki bunun bir parçası olma şansını yakaladım. Bu proje hayatımı ciddi anlamda değiştirdi, yeni, fırsatlar sundu. Yaptıklarımız için gerçekten gurur duyuyorum. Ancak bunun üzerinde çok düşünmüyorum çünkü geçmişte olanlar üzerine çok da vakit harcamam. Şimdi ve burada ne yaptığımla daha çokilgiliyim.



Hayranlarınız hala MASH üzerine konuşmak istiyorlar mı?

MASH’de yaptıklarımızı insanların sevmesi hoşuma gidiyor, insanları bir araya getiren bir işti. Final bölümünü izlemek için kasaba meydanlarında yüzlerce insanın bir araya gelip özel gösterimler gerçekleştirdiklerini biliyoruz. O sırada Toronto’da idim, orada onbinlerce insanın stadyumda birlikte izlediklerini söylediler.

Geçtiğimiz yıl Parkinson hastalığı teşhisinizi duyurmuştunuz. Bu hayatınıza ne gibi zorluklar getirdi?

Herhangi bir zorluğun farkında değilim. Parkinson ile ilgili bir şeyler yapmam gerekiyor, ben de yapıyorum. Günümün bir kısmını egzersizlere, hareketlere ve bunu gibi şeylere ayırmam gerekiyor. Ancak bunları çok da büyük zorluklar olarak algılamıyorum, sadece üzerine dikkat edilmesi gereken bir takım hassas konular.

İletişim üzerinden dünyanın daha iyi biryer haline gelmesi için yaptığınız işlere bir ek olarak Clear+Vivid isimli bir podcast yayınına başladınız.

İletişim ile alakalı konular üzerine olan bu podcastin yakaladığı başarı beni çok mutlu ediyor. Burada harika olan birbirinden ayrı birçok disiplinden gelen insanların iletişime dair beraberlerinde getirdikleri değişik yaklaşımların çok çeşitli olması. Örneğin doktor Ruth ile iletişim üzerine konuşmak çok iyiydi. Onu bu programda ağırlamak gerçekten harika.

Itzhak Perlman ve Renee Fleming müzik üzerinden iletişim ile ilgili konuştular. Tina Fey ile doğaçlama üzerine konuştuk. Bize bir takım örnekler göstererek doğaçlamanın iletişimi öğrenmeye etkisini biraz da olsa gösterdi. Bir rehine arabulucusu bir rehinenin serbest bırakılmasını sağlamak için kullanılan tekniklerin evlilik tekliflerinde de kullanılabileceğini anlattı. Bir kıyaslamadan öte iletişimde kazanma dürtüsü olmadan ilerlemek gerekliliğine dikkat çekiyordu. Karşınızdaki kişiye kendini değerlendirme fırsatı vererek sonuca kendisinin ulaşmasına yardımcı oluyorsunuz. Aslında tüm ilişkilere uyarlanabilir bir yaklaşım.

Tiyatro hayatıma iki yaşında burlesk oyunlarda oynayan babamı yıllarca sahne arkasından izleyerek başladım. Bir oyuncu oldum ve diğer oyuncularla ikna edici, inandırıcı bir zemini yaratmanın ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Aynı yaklaşımı Scientific American Frontiers için 1990-2005 yılları arasında bilim insanlarıyla yaptığım söyleşilerde de kullandım.

Yanı bu ödül bu anlamda tam hedefi tutturmuş görünüyor, çünkü oyunculuk kariyerim şimdilerde iletişimi öğretmek üzerine şekillendi yıllar içinde. Alan Alda İletişim Bilimleri Merkezi’nde bu güne kadar 12000 bilim insanı ve doktora eğitimler verdik.

Merkez Stony Brook Üniversitesi içinde yer alıyor, ancak biz ülke çapında eğitim çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Her geçen gün daha fazla talep alıyoruz. Bizden eğitim almak isteyen kuruluşlar için vitesi yükseltmemiz gerekiyor.


Birçok insan için seksenli yaşlar emeklilik yaşlarıdır. Sizi hala çalışmaya devam ettiren şey nedir?

İlgim hala canlı, meraklıyım ve enerjim var. Her zaman yüksek enerjili olmuşumdur. Her zaman yapacak bir şeyler bulur ve yaparım. On yıl önce geliştirdiğim bu iletişim eğitiminin insanların daha iyi iletişim kurmasına yardımcı olmasını istiyorum. Bunun yayılmasını istiyorum. Sadece tıp okullarında, bilim insanlarına üniversitelerde verilen eğitimlerle sınırlı kalmamasını istiyorum. Liselerde, belki de dil okullarında bu eğitimin yaygınlaşmasını diliyorum. Çünkü bu diğer insanlara bir şeyler empoze etmekten öte onlarla iletişim kurabilmekle ilgili.

İletişim iki yönlü işleyen bir süreç. Eğer bir şekilde iyi ilerlerse insanların bir araya gelmelerini sağlayarak diyalog yaratma ve işbirliği imkanları sunuyor. Bu benim için gerçekten çok önemli. Podcast bu yüzden benim için mutluluk verici. Yaklaşımımızı geniş kitlelere yayma fırsatını sunuyor. Başladığımız günden bu yana bir buçuk milyondan fazla indirme gerçekleşti ki bu harika.

Bu derslerden politikacılar da faydalanabilir sanki.

İnsanlar bana bundan bahsettiler. Aslına bakarsanız birkaç politikacıyla konuşma fırsatım oldu. Bana politikacıların Kongre binasında tüm gün tartıştıktan sonra akşam birlikte oturup bira içerek ailelerinden bahsettikleri eski günlerden nostaljiyle bahsettiler. Artık bu tip şeyler çok az oluyor.

Babanızı sahne arkasından seyrettiğiniz günlerden bahsettiniz. Ancak daha sonra üniversiteye gittiğinizde tiyatro okumadınız. Fen Fakültesi diplomanız var. Oyunculuk kariyerinizde babanızın etkisi nedir? Başka bir yöne doğru gitmiş görünüyorsunuz.

Evet öyle görünüyor ancak tam da öyle değil. Fordham Üniversitesine gittim. Başvuruyu yaptığımda bir tiyatro bölümü vardı. Ancak oraya vardığımda artık bölüm yoktu. Sanat üzerine eğitim alırım diye düşünüyordum ama o zamanlar bunu yapabilmek için Yunanca ve Latince çalışmanız gerekiyordu ki ben bunu yapmadım. Bu yüzden sosyal bilimler üzerine bir diploma verdiler bana. Bilimle her zaman ilgiliydim ancak hiçbir zaman bunun üzerine eğitim alacağımı düşünmemiştim. Her zaman bir oyuncu ve yazar olmak istemiştim.


Viola Spolin

Ve aslında oyunculuk eğitimi almadınız. Doğal yetenek sahibi olduğunuzu hissettiniz ve doğaçlama dersleri mi almaya başladınız?

Tam bir delilikti benimki. Aklı selim olanlara hiç de önermem. Bendeki doğal yetenek diye düşündüğüm şeyler birtakım yapmacık hareketler bütünüydü ki bunlardan kurtulmam on beş yılımı aldı. Doğaçlama üzerine ülke tiyatrosunda gerçek bir devrim gerçekleştirmiş olan Paul Sills ve Viola Spolin’den eğitimler aldım. Oyuncu olmak isteyen gençlere tavsiye edebileceğim en iyi kaynak olduğunu belirtmek isterim.


Ama yine de oyunculuk eğitimi almamış olmanıza rağmen sadece oyunculuk alanında değil yönetmenlik ve yazarlık dallarında Emmy Ödülü almış ilk insansınız. Bir yol göstericiniz var mıydı?

Pekala, sekiz yaşımdan itbaren hep yazar olmak istemiştim ve bunu için çalışıp duruyordum. İlk olarak biraz babam oyuncu olarak yol göstericilik yaptı bana. Daha sonra çalıştığım tiyatro gruplarında yol göstericilerim oldu her zaman. Yönetmenlik konusunda hep diğer yönetmenleri izleyerek kendimi eğittim. Otuzlarımdayken yaşadığım kasabada sessiz filmler çekip onların gösterimlerini yapardım. Oraya buraya afişler asar Süper 8 kameramla çektiğim filmleri çekip göstermek beni film üretmeye sevk etti.

MASH dizisinin setinde size gölge yönetmenlik yapan sıkı yönetmenler olduğunu hayal ediyorum.

Evet! Ancak bundan önce de filmler yapmıştım zaten. İnsanları yönetirken ve izlerken çok şey öğrenebiliyorsunuz. Ancak sadece yaparak öğrenebileceğiniz şeyler var. Hemingway’in dediği gibi yazmayı ancak kendi yazma stilinizi çalışarak öğrenebilirsiniz. Bundan daha iyi bir şekilde ifade ediyordu ama...

MASH dizisinin final bölümü uzun yıllar seyirci sayısı konusunda rekoru elinde bulunduruyordu değil mi?

Evet, evet. Ancak insanların bir araya gelerek izlediği bir durumdan söz ediyoruz. Gerçekten kaç insanın bir araya geldiğini kimsenin tam olarak bilmediğini zannediyorum. Bir yerlerde bir stadyumda kaç insanın bir araya geldiğini bilmek pek de mümkün görünmüyor. Belki onbinlerce inan değildir. Belki de bir basketbol sahasıdır ki buraların kaç kişi aldığını bilmiyorum.


Yazının orijinali için;
https://parade.com/734860/walterscott/alan-alda-on-mash-and-not-seeing-parkinsons-as-a-challenge/